Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell önermişti: "Gayriresmi nükleer anlaşma toplantısı yapalım." Ancak İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade zaman uygun değil diyerek çağrıyı geri çevirdi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, İran Dışişleri Bakanlığı sitesinde yer alan yazılı açıklamasında, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell'in önerisini değerlendirdi.
ABD ve 3 Avrupa ülkesinin tutumu ve attıkları adımlar nedeniyle Borrell'in önerdiği toplantı için zamanın uygun olmadığını belirten Hatibzade, "Tüm tarafların nükleer anlaşmadaki taahhütlerini yerine getirmesi müzakere konusu değildir. Bu yöndeki tüm al-ver görüşmeleri 5 sene önce yapıldı. Yapılması gereken yeterince açıktır; ABD tüm yaptırımlarını sona erdirmeli ve nükleer anlaşmadaki taahhütlerine dönmelidir. Bu iş ne müzakereye ihtiyaç duyuyor ne de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu kararına." ifadelerini kullandı.
ABD'nin tutumunda ve hareketlerinde hiçbir değişiklik olmadığını, ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden'ın eski Başkan Donald Trump'ın maksimum baskı politikasını terk etmediğini ve nükleer anlaşmayla ilgili taahhütlerini de ilan etmediğini savunan Hatibzde, şunları ekledi:
"İran, eyleme eylemle cevap verecektir. Yaptırımların kalkmasına uygun olarak taahhütlerine dönecektir. Düşmanca adımlara da aynı şekilde cevap verecektir. İran nükleer anlaşmada koordinasyonu sağlayan Borrell ve anlaşmanın tarafı diğer ülkelerle yakın istişarelerini ikili ve çok taraflı olarak sürdürecektir." Wall Street Journal'ın haberine göre ise Biden yönetiminin ısrarına rağmen Tahran ikna edilemedi ve İran'ın yaptırımların kaldırılacağına, anlaşmadan geri dönülmeyeceğine dair bir garanti beklentisi olduğu, Washington yönetiminin de böyle bir adım atmayacağı söyleniyor.
İran'ın Birleşmiş Milletler Viyana Ofisi Daimi Temsilcisi Büyükelçi Kazım Garib Abadi, 23 Şubat'tan itibaren Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması kapsamında uygulanan Ek Protokol'den ayrılacaklarını resmen Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na bildirmişti.
Büyükelçi Abadi, sosyal medya hesabı Twitter'dan, Tahran'ın nükleer faaliyetlerini hızlandıracak ve UAEA müfettişlerinin bu ülkede yapacağı denetimleri sınırlandıracak NPT'nin Ek Protokol'üne ilişkin açıklamada bulunmuş, İran'da "nükleer faaliyetleri hızlandıracak yasanın" 23 Şubat'tan itibaren uygulanacağını belirterek, "Yeni sürece zamanında, sorunsuz bir geçiş sağlamak için bugün UAEA bilgilendirildi." ifadesini kullanmıştı.
Muhafazakarların çoğunlukta olduğu İran Meclisi, nükleer bilimci Muhsin Fahrizade'nin 27 Kasım 2020'de öldürülmesinden kısa süre sonra nükleer faaliyetleri hızlandırmayı hedefleyen "Yaptırımların Kaldırılması ve İran Ulusunun Çıkarlarının Korunması için Stratejik Eylem Planı" yasasını çıkarmıştı.
Hükümet, dış politikada ülkeyi zora sokacağı gerekçesiyle itiraz ettiği yasayı, Anayasayı Koruyucular Konseyinde nihai onayı almasının ardından uygulamak zorunda kalmıştı.
Yasa, İran Atom Enerjisi Kurumunun uranyumu en az yüzde 20 zenginleştirmeye başlamasını ve düşük düzeyli zenginleştirilmiş uranyum stoklarını artırmasını zorunlu kılıyor.
Yasa ayrıca, nükleer anlaşmanın taraflarının 21 Şubat'ta kadar Tahran'ın bankacılık ilişkilerini ve petrol ihracatını normale döndürecek adımlar atmaması halinde, İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) kapsamında 2016'dan bu yana gönüllü olarak uyguladığı Ek Protokol'den ayrılmasını zorunlu kılıyor.
Tahran yönetimi, Ek Protokol uyarınca, UAEA müfettişlerinin nükleer tesislerini istedikleri anda aniden denetlemelerine izin vermişti. İran'ın Ek Protokol'den ayrılması, Ajans müfettişlerinin denetimlerinin sınırlandırılacağı anlamına geliyor.
Son zamanlarda İran yönetimi 2015'te imzalanan anlaşmayı ihlal edecek adımlar atıyordu ve ABD yönetimi de askeri güç kullanmaya başlamıştı. Geçen hafta ABD hava kuvvetleri Suriye'deki İran destekli güçlere hava saldırısı düzenlemişti.
İran'ın sadece düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretmeyi kabul ettiği 2015 yılında imzalanan anlaşmanın tarafları; İran ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya idi.
Ayrıca 2016'ya kadar İran en fazla 5060 adet olmak üzere en eski ve en az etkili santrifüjleri Natanz'da bulunduracağını, Fordo'daki tesisinde de 2031'e kadar zenginleştirme faaliyetinde bulunmayacağını açıklamıştı. Ancak 2018 yılında ABD Başkanı Trump anlaşmadan çekilme kararı alıp yaptırımlara devam edince İran da 2019 başında anlaşmadaki hiçbir taahhüdünü yerine getirmeyeceğini açıklamıştı. Bunu takip eden sürede Kasım 2019'da İran, Natanz'daki tesiste gelişkin santrifüj sayısını iki katına çıkardığını ve Fordo'da santrifüjlere uranyum heksaflorür enjekte etmeye başladığını duyurmuştu. Ocak 2021'de ise Tahran yönetimi Fordo'daki nükleer tesisinde yeniden yüzde 20 oranında uranyum zenginleştirmeye başladığını açıklamıştı.
Diğer yandan Fukuşima nükleer santralinde meydana gelen sızıntının 10. yıldönümü nedeniyle açıklama yapan Japonya'nın eski başbakanlarından Naoto Kan, bu olaydan ders çıkarılması gerektiğini ve nükleerden vazgeçilmesi çağrısı yaptı.
Kaynak: AA, Wall Street Journal