104 emekli amiral bildirisi ve darbe tartışmaları

+A -A
17:07 07-04-2021
Aklayanlar

İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden sonra akıllara diğer uluslararası sözleşmeler geldi ve bir gazeteci Meclis Başkanı’na sordu: “Mesela Montrö Sözleşmesi’nden de çıkılabilir mi?”

Cevap “Teknik olarak evet” olunca ortalık karıştı. Emekli diplomatlardan sonra 104 emekli amiral konuyla ilgili bildiri yayımladı. Kimine göre bu bildiri ifade özgürlüğü ve anayasal hak…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
“En baştan 'Ne Montrö Sözleşmesi, ne Lozan’ı kardeşim, ikisi de bizim güvencemiz' desen zaten bir şey olmayacak. Vay efendim bunlar darbeci, yok kardeşim…

Adamlar bir de emekli. Emekliler dünyanın neresinde darbe yaptılar? Montrö sözleşmesi dolayısıyla emekli büyükelçiler açıklama yaptı tık yok emekli amiraller açıklama yaptı mal bulmuş mağribi gibi vay efendim yeniden darbe. Ne darbesi kardeşim! Ne paronayası!” 

CHP Genel Sekreteri, İzmir Milletvekili
“Emekli amirallerin açıklaması anayasal ifade özgürlüğüdür. Bundan anayasal düzeni yıkma girişimi çıkarmak, kumpas davaları dönemini anımsatıyor. İktidar, göz altılarla korku yaratmak, sessizlik sağlamak istiyor. Toplumun tüm kesimlerinin ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz.”

CHP  Sözcüsü Faik Öztrak
“Bu metinden darbe çıkarmak farklı bir hüner ister. Hain darbe girişimi herkesin hafızalarında taze… Türkiye’de ‘darbe olmasın’ istiyorsanız, emekli amirallerden değil, sarıklı amirallerden çekineceksiniz.

Bu ülke emekli olan, fikrini ve tecrübesini, ülkenin siyasetçileriyle paylaşmak isteyen amirallerden çekmedi. Bu ülke ne çektiyse, Sarayın Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpaslarla soktuğu, mensubiyeti başka yerlere ait olan generallerden çekti”

104 emekli amiralin bildirisinin ardından 96 eski milletvekilinin bildirisi
“Eski parlamenterler olarak diyoruz ki; Kanal İstanbul yapılamaz! Montrö tartışmaya açılamaz! 104 emekli Amiralin, Kanal İstanbul ve Montrö̈ Sözleşmesi’yle ilgili açıklamalarını desteklediğimizi ve altına imza koyduğumuzu, kamuoyuna ilan ediyoruz. Ülkemizin bugününü̈ ve geleceğiyle ilgili can alıcı konularda, kamuoyunu bilgilendirmek, temel bir anayasal haktır.”

Gazeteci Mehmet Ali Güler
“104 Amiral, görevinin başındayken de Montrö’yü savunmuş, ABD’yi Karadeniz’e sokmamıştı. O nedenle de FETÖ kumpasına uğradılar. Bugün de aynı hassasiyetle kamuoyunu uyarıyorlar. Muhalefet partileri ‘darbecilik’, ‘sorumsuzluk', ‘zevzevlik’ diyeceğine Amirallere teşekkür etmeli…”

Gazeteci Fatih Yaşlı
“'Asıl sorgulanması gereken, Montrö'nün tartışmaya açılması, bir cb kararnamesi ile Montrö'den çıkılabileceğine dair pervasızlık ve Kanal İstanbul saçmalığıdır’”

Eski Donanma Komutanı Nusret Güner
“Emekli Amirallerin bildirisi; şu anda hiçbir askeri veya siyasi gücü bulunmayan, 30-40 yıllık devlet deneyimi olan emekli amirallerin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin hayati olduğuna, 'tarikat' mensuplarının Deniz Kuvvetleri'ne alınmasının tehlikesine dikkat çektiği, 'demokratik bir hareket'.

Montrö'yü değiştirme girişimi (Kanal İstanbul dahil) Türkiye'ye kötülüktür. Montrö Sözleşmesi'nin Türkiye'ye sağladığı en büyük dezavantaj nedir? Türkiye; ticaret gemilerini, küçük bir sağlık vergisi dışında, hiçbir ücret ödemeden geçirmek zorundadır.”

Emekli Kurmay Albay Ali Türkşen
“Montrö'yü değiştirmeye kalkarsanız, şu anda 'Geldikleri gibi giderler' diyecek bir liderimiz de olmadığı için, Dolmabahçe'nin önüne Amerikan gemilerini dizersiniz. Siz o Amerikan gemilerini Dolmabahçe'nin önüne yığarsanız, onları oradan kovalayacak olan yine biziz." 

Karalayanlar

Meclis Başkanı “Türkiye Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden teknik olarak çıkabilir ama gündemde böyle bir şey yok” dese de akıllara Kanal İstanbul geldi. Montrö ve laiklik vurgulu 104 emekli amiralin yayımladığı bildiride bu konudaki kaygılar da var. Boğazları koruyan anlaşma için hükümet, “daha iyisi olana kadar bu” diyor ve bildiriyi “art niyetli”, “darbecilik” olarak niteliyor.   

Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan
"Bir gece yarısı gerçekleştirilen bu eylem kesinlikle art niyetli bir girişimdir. Buna ifade özgürlüğü diyemeyiz. Amaç Montrö Sözleşmesi ile ilgili tartışmaya katkı sağlamaksa bunun mecrası bildiri yayınlamak değil, akademik dünyada ve medyada görüş ifade etmektir.”

“Türkiye, Kanal İstanbul sayesinde İstanbul Boğazı'ndaki ağır deniz trafiği yükünü hafifletirken, Montrö'deki sınırlamaların dışında tamamen kendi egemenliğinde bir alternatife de kavuşmuş olacaktır. Montrö'nün ülkemize sağladığı kazanımları önemli görüyor, daha iyisi için imkan bulana kadar Montrö'ye bağlılığımızı sürdürüyoruz.”

Rütbeli bir askerin bir cübbeyle namaz kıldığını gösteren fotoğraf hakkında Erdoğan:
“Münferit bir olay. Yanlış buluyoruz.”

“Bir grup emekli amiralin, buram buram darbe iması kokan açıklamalarını, ekonomiyle ilgilendirerek “gündem saptırma” olarak aklamaya çalışacak kadar şirazesinden koptu. Darbecinin emeklisi-muvazzafı olmayacağını bilmeyecek kadar bunlar cahil.” 

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar
“Haddini aşan bir bildiri bu… Çık televizyonlar serbest, orada konuş, gazeteye yaz, konferans ver. Bir kere Türkiye’nin imajını bozuyorlar. TSK, hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan kişi veya kişilerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz. Bizi karıştırmayın.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu
İmzacılar için: “CHP'ye üye olan 4, aileleriyle üye olan da yaklaşık 18 kişi var. Kimi kardeşi, kimi ablası, kimi oğlu, kimi kızı, aileleriyle beraber…”

"Sabrımızı zorlamasınlar. Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, devletimize, milletimize, tarihimize, medeniyetimize bağlıyız ve sadığız ve biz buradayız.”

Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik
“Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuz gecesi olduğu gibi Ankara dışında olduğu bir günde, eski muhtıralarda olduğu gibi gece yarısı bildiri yayınladılar.

Ne zaman AB- Türkiye ilişkileri normalleşecek olsa böyle girişimler olurdu. Yine AB liderleri gelmeden 3 gün önce benzer bir şey oldu. Paranoyak olmamamız, takip edilmediğimiz anlamına gelmiyor” 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
“Söz konusu muhtıra emeklilikte canı sıkılan, aksiyon arayan, bir grup meczubun işi değildir. Bal gibi darbe çağrısıdır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Lozan Antlaşması'nın tamamlayıcı bir halkası, ayrılmaz bir parçasıdır. Bizim kırmızı çizgimiz, Karadeniz'in barış ve istikrar güvencesidir. Hiç kimse Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni tartışmaya açmamıştır.”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, amirallerin gözaltına alınmasına tepki göstermeden önce şu açıklamaları yapmıştı:
“Sabah bir uyandık emekli amirallerin canı sıkılmış, bildiri yayınlamışlar. Bu bir zevzekliktir. Türkiye bu zevzekliklerden çok çekti. Bugün ortaya çıkan bu meseleyi ciddiyetle ve manidar olarak takip ettiğini söylemek isterim.

Siyaset, siyasetçiler tarafından yapılır. Bunlar bilgilerini ve görgülerini elbette STK’lar ve siyasi partiler içerisinde kamuoyuyla paylaşabilirler, muhalefet partilerini beğenmiyorlarsa, siyasi parti kurup onun üzerinden yürüyebilirler.”

Haberin çıktığı sıralarda 103 amiral ve 104 amiral konusunda sayı karmaşası yaşanmıştır. Bazı haber ve alıntılarda geçen “103 amiral”, “104 amiral” olarak düzenlenmiştir.

Gerçek Ne?

Geçtiğimiz hafta sonu gece saatlerinde, veryansıntv adlı haber platformundan 104 emekli amiral bir bildiri yayımladı. Hükümet temsilcileri, muhalefetten bazı isimler ve Milli Savunma Bakanlığı bildiriye tepki gösterdi. Bazı kesimler ise bunu anayasal ifade özgürlüğü olarak yorumladı ve Montrö konusundaki hassasiyete hak verdi.

Bildirinin yayımlanmasını takiben Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma başlatmasının ardından; 10 emekli amiral gözaltına alındı, dördü de yaş haddi nedeniyle ifade vermeye çağrıldı. Aralarında hükümetin Doğu Akdeniz politikasının temelini oluşturan “Mavi Vatan” doktrininin önde gelenlerinden, Balyoz davasında hapis yatan emekli Amiral Cem Gürdeniz’in de olduğu imzacı emekli askerlerin lojman ve koruma hakları iptal edildi.

Hürriyet'ten Mesut Hasan Benli ve Gizem Karakış'ın haberine göre, gözaltında bulunan emekli amirallerin Emniyet'teki işlemleri sürüyor. Güvenlik birimleri tarafından yapılan ilk incelemede, bildiriye imza atan 104 emekli amiralin muvazzaf askerlerle bir bağlantısının tespit edilemediği iddia edildi

“104 amiralden Montrö bildirisi” başlıklı metin şu cümlelerle başlıyordu:
“Yüce Türk Milletine
Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.”

Montrö vurgusunun ardından aynı metinde şu ifadeler dikkat çekti:
“(…)Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur.”

Söz konusu görüntüler, bir Deniz İkmal Komutanı’nın bir tarikat evinde üniformasının üzerine giydiği cübbe ve sarıkla çekilmiş fotoğraflarıydı.

Yayınlanan bildirinin temelini son günlerde Montrö Anlaşması ile ilgili tartışmalar ve bu görüntüler oluşturuyor ve metinde Atatürk İlke ve İnkılapları’na sadakat vurgusu yapılıyordu.

Montrö tartışmasından amiral bildirisine nasıl gelindi?
Geçtiğimiz günlerde Gazeteci Muharrem Sarıkaya, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a İstanbul Sözleşmesi’nin feshetmesinin ardından Cumhurbaşkanı ile ilgili yönelttiği “Bir gün bir Cumhurbaşkanı gelip ben Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çekildim derse veya Montrö'yü tanımıyorum feshettim derse…?” sorusuna verdiği “Teknik olarak yapabilir. Bunu sadece bizim Cumhurbaşkanımız değil, Almanya da yapabilir Amerika da yapabilir” yanıtı üzerine tartışmalar başlamıştı. Daha sonra TBMM Başkanı verdiği bu yanıtla ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Ben iç hukuktaki düzenlemelerden bahsettim. Lozan gibi Montrö gibi anlaşmalardan çıkmanın söz konusu olmayacağını da açık bir şekilde söyledim. Bunun imkansızlığını ifade ettim. Başta Montrö olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu, İstiklal Harbi’yle elde ettiğimiz mevzilerle ilgili hiçbir düşünce aklımızdan geçmemiştir. Türkiye’nin güvenliğini, sınırlarını koruyan anlaşmalar değildir, bunu koruyan devletimizin kudreti, ordumuzun gücüdür.”

Montrö Boğazlar Sözleşmesi
Dünyanın en önemli ve en işlek su yollarından biri olan İstanbul Boğazı’ndan yabancı ülkelerin geçişi, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne göre düzenleniyor. Anlaşma, 1936 yılında İsviçre’nin Montrö kentinde imzalandı. Bu anlaşma ile Lozan’da ertelenen İstanbul ve Çanakkale boğazları konusunda Türkiye, önemli kazanımlar elde etmişti.

Boğazlar’ın yönetimi Türkiye’ye bırakıldı.
Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere bazı üstünlükler verildi.

Kanal İstanbul Montrö’yü riske atar mı?
Hükümetin Karadeniz ve Marmara arasında açmak istediği ikinci deniz yolu Kanal İstanbul, Montrö ve Boğaz güvenliği konusunda tartışmaları gündeme getiriyor. Cumhurbaşkanı, Kanal İstanbul’un Montrö Anlaşmasıyla yakından uzaktan alakası yoktur” demişti.

126 Emekli Diplomat ise geçtiğimiz yıl Montrö Duyurusu başlığıyla bir bildiri yayımlamış ve şu ifadelere yer vermişti:

"Kanal İstanbul, Montrö Sözleşmesi'ni tartışmaya açacaktır. Atatürk Türkiye'sinin, Lozan Antlaşması'ndan sonra en büyük diplomasi başarısı olan Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması ise Türkiye'nin İstanbul-Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi üzerindeki mutlak egemenliğinin kaybedilmesine yol açar.”

Bildiriyle ilgili Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Bu açıklama siyasi bir deklarasyondur. Çünkü Montrö'nün ortadan kaldırılmasıyla ilgili Türkiye'de bir tartışma yok." şeklinde konuşmuştu.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi değişebilir mi?
Başka bir tarafta kanal açılması, diğer taraftaki (Boğaz) geçişi düzenleyen rejimi etkilemeyebilir diyen Prof. Dr. Mensur Akgün, kanal açılırsa Türkiye’nin yeni bir rejimin doğmasına yol açacağını belirtiyor ve Montrö Sözleşmesi’nin maddelerine göre iki şekilde değiştirilebileceğini hatırlatıyor:

Birincisi, sözleşmenin tümden değişimi için 28. maddeye göre taraflardan birinin teklifte bulunması yeterli oluyor ve ardından müzakerelere başlanması gerekiyor. İkincisi ise taraflardan biri ve onu destekleyecek bir başka taraf ile birlikte, belli maddelerinde iki tarafın birden değişim teklifi vermesi gerekiyor. 

20 Temmuz 1936 tarihinde imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin tarafları ise şöyle; Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya, İrlanda, Hindistan, Yunanistan, Japonya, Romanya, Türkiye, Sovyetler Birliği (Rusya), Yugoslavya.

Diğer bir konu ise Boğaz’daki gemi trafiği. Geçtiğimiz günlerde Panama bayraklı bir yük gemisinin Boğaz’daki yalılara son anda çarpmadan durması ve büyük bir tehlikenin atlatılmış olması da Kanal İstanbul tartışmalarına eklendi. Montrö imzalandığında büyük tankerlerin ve yük gemilerinin Boğaziçi’nden geçişi hesaba katılmamıştı. Bugün İstanbul Boğazı’nın yıllık trafik yoğunluğu Süveyş Kanalı’nın üç katı. Her yıl Boğaz’dan 50 bin yük gemisi geçiyor.    

Üniforma üzeri takke ve cübbe
Emekli amirallerin bildirilerinde vurguladıkları bir diğer gelişme; Deniz Kuvvetleri’nde Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın makam aracıyla gittiği bir tarikat evinde askeri üniforması üzerine giydiği sarık ve cübbeli fotoğraflarının yayımlanması oldu. Kaynak

Haberi yayımlayan Veryansın adlı içerik platformu fotoğraflardaki kişinin yüzünü anlaşılmayacak şekilde filtrelemişti. Öte yandan Mehmet Sarı, 104 amiralin bildirisinin yayımlandığı Veryansın adlı içerik platformunda çıkan üniforma üzeri sarıklı ve cübbeli fotoğrafların görüldüğü habere erişim engeli için Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliğine başvuruda bulununca, fotoğraflardaki kişinin kendisi olduğu ortaya çıkmıştı.  

Bu haberin ardından Sarı’nın sözleşmeli subay olduğu yani Deniz Harp Okulu mezunu olmadığı, sivil üniversiteyi bitirdikten sonra mühendis kadrosundan “sözleşmeli subay” olarak istihdam edilmek üzere Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na alındığı haberleri çıktı.

15 Temmuz öncesi olsaydı Sarı’nın, “sözleşmeli subay” kadrosunda olduğu için Harp Akademisi’ne gitme, dolayısıyla general ve amirallik için gerekli olan “kurmay” olma, albaylıktan daha üst bir rütbeye yükselme hakkı da bulunmuyordu. 15 Temmuz sonrası düzenlenen bir kararname ile astsubaylıktan subaylığı geçenler dahil, akademiye gidip kurmay olma koşulu aranmaksızın tüm subaylara Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla general-amiral olma olanağı tanındı. Sarı, bu düzenleme ile karacılarda alay komutanlığı ile eşdeğer bağımsız bir görev olan filotilla komutanlığına getirildi. Son olarak Milli Savunma Bakanlığı tarafından hakkında inceleme başlatıldı ve Bakanlık’tan şu açıklama geldi:

“Sosyal medyada yer alan bu ve benzeri her türlü paylaşım gerçekliği başta olmak üzere her yönüyle dikkatle inceleniyor.”

‘Tekkeye giden amiral' şeklinde anılan görüntülerle ilgili Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi Cemil Çiçek konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Din kisvesi altındaki bazı grupların milletin başına ne bela açtığını gördük. Bu belayı daha def edememişken, aynı anlama gelebilecek bir kısım davranışlar doğru değil. Yeterli dersleri daha çıkarmadığımız anlamına geliyor.”

Paylaş:
yorum kuralları
Gri Haberler

Önemli gelişmeleri yakından takip et