Cumhurbaşkanı atadı, kendisi ne diyor?
Prof. Dr. Melih Bulu’yu Boğaziçi Üniversitesi’ne atamasının ardından oluşan tepkiye ilişkin Cumhurbaşkanı: “Öğrenciler bu işin içinde değil, bu işin içinde teröristler var.” açıklamasını yaptı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, üniversitelerin özerkliği ile ilgili yapılan eleştirilere cevaben şunları söyledi:
Protestoların ilk günlerinde bir televizyon kanalına verdiği röportajda ise Melih Bulu şunları söyledi: “Aslında olay olmasının nedeni bu provokasyonlar. Yani tutuklanan insanlardan da bu belli(...) Ben hard rock dinleyen, Metallica dinleyen bir rektörüm ve hala da devam ediyorum.”
Gazeteci Cüneyt Özdemir’in Melih Bulu ile yaptığı online röportajda Bulu’nun rektör odasından öğrencilere el salladığı görüldü ancak Rektör yine protesto ile karşılaştı.
Valilik’in iki ilçede gösteri yapmayı yasaklaması üzerine Kadıköy’de bir araya gelen öğrencilerin protestolarının ardından Rektör Bulu, Boğaziçi kampüsünde bekleyen öğrencilerin yanına gitti. “Seçim istiyoruz” diye slogan atan gençlere alkışlarıyla eşlik etti.
Cumhurbaşkanı tarafından atanan Prof. Dr. Rektör Melih Bulu, üniversitenin bahçesinde protestolara devam eden öğrencilere, atamanın kanunlara uygun olduğunu ve daha iyi sonuç veren bir yöntem olduğunu belirterek şunları söyledi:
Rektör Melih Bulu’nun öğrencilere “Çocuklar, üniversitede seçimle rektör diye bir şey yok. Dünyada da yok, Türkiye’de de yok.” yanıtını verdi.
Öğrencilerle yaptığı görüşmenin ardından Melih Bulu, katıldığı Tarafsız Bölge programında şunları söyledi:
“Bu protesto organik mi?” sorusuna Rektör’ün yanıtı:
“Kapıya kelepçe takılması sizi rahatsız etti mi?” sorusuna Rektör’ün yanıtı:
“Aşağı Bak”a Emniyetten gelen açıklama da şu oldu:
“Cumhurbaşkanlığı makamının bir takdiri. Yasalar çerçevesinde gerçekleşen bir takdir. Birilerinin ortaya koyduğu eleştiriler, yani akademik özerklik yok ediliyor ya da akademik özgürlük yok ediliyor gibisinden, hiçbir geçerliliği yok.”
“Şimdi biz karşılıklı konuşuyoruz. Bizim demokrasiye inancımız varsa uzlaşma kültürüne de inancımızın olması lazım.” diyen Bulu’ya öğrenciler, “Neden Boğaziçi’nin demokratik değerlerine sahip çıkmıyorsunuz?” diye tepki gösterdi.
“Öğrenciler çok netler. Argümanları şu; 'Bizim sizin kişiliğiniz ile ilgili bir sorunumuz yok. Ama seçimle gelemediniz' diyorlar. Böyle bir argümanları var. Ben seçimle gelmemiş ilk rektör değilim, 2016'dan beri rektörlerin hepsi benim gibi atanıyor.”
“Tepki bekliyordum önceki rektörde de yaşanmıştı. Bizim kendi öğrencilerimizin kültüründen gelen bir protesto. Genelde rektör değişikliklerinde oluyor bu. Ama maalesef benim durumumda başka unsurlarda devreye girdi bunlar tutuklananların kimliklerinden de belli. Bu, Boğaziçi Üniversitesi'ne zarar veriyor ve öğrencilerimiz bunu fark etti ve dış gruplarla bir araya gelmiyor. Biz bunu kendi içimizde daha rahat çözeriz diye düşünüyorum.”
"Bunun bir mantığı var arkasında. Kapı kırılmış ve en basit yöntem olarak bulmuşlar. Kapı insanların üzerine de devrilebilir. O kapının yanında yaya geçiş yolu var zaten. Kırılmış kapıyı tutmak için öyle bir çözüm üretmişler. Bunun hikayesi bu."
Polisin yürüyen öğrencilere "Aşağı bak" diyerek müdahale ettiği görüntülere Emniyet Genel Müdürlüğü'nden yalanlama geldi. Tepkilere neden olan müdahalenin başka bir versiyonuna yer verilen paylaşımda, polisin kullandığı sözlerin "Aşağı bak" değil, "Aşağıdan" olduğu belirtildi. EGM, "Yalan’dan bir Slogan.." başlığıyla videoyu paylaştı.
Öğrenciler istemiyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Melih Bulu’yu rektör olarak ataması soncu öğrenciler ve akademisyenler tepkili. Protestolar devam ediyor.
Rektörün istifasını isteyenler, Boğaziçi Ünivesitesi’ndeki rektör seçimi geleneğinin sürmesini istiyor.
Protestoların başladığı ilk günlerde polis, Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısına kelepçe takmıştı.
İlk eylemden bir gün sonra öğrencilerin evlerine baskınlar düzenlendi ve bir grup öğrenci gözaltına alındı. Aynı gün öğretim üyeleri atamayı üniversite bahçesinde protesto ettiler ve tek bir ağızdan şunu söylediler:
“Öğrencilerimiz derhal serbest bırakılsın.”
Gözaltı ve atamaya karşı 6 Ocak’ta öğrencilerin tekrar protesto hakkını kullanmak istemesi üzerine İstanbul Valiliği iki ilçede gösteri yapmayı yasakladı. Bunun üzerine protestolar Kadıköy’e taşındı.
Üniversite bahçesinde her gün çeşitli etkinlikler düzenlenerek öğrenciler barışçıl protestolarına devam etti ancak 1 Şubat 2021’de öğrencilere müdahalenin şiddeti arttı.
Polisin, okulun dışında eylem yapmaksızın yolda yürüyen bir grup öğrenciye “Aşağı bak, toplu gezmek yok.” diyerek müdahale etmesi ve devamında 159 öğrenciyi gözaltına alması sanat, siyaset, iş dünyasından ve vatandaşlardan büyük tepki alırken, sosyal medyada #aşağıyabakmayacağız hashtag’li yoğun paylaşımlar oldu.
2 Şubat günüyse Kadıköy’de bir araya gelen öğrencilere polis müdahalesi sert oldu ve protestolar sokağa taştı. Semt sakinleri de evlerinin penceresinden alkışlarla öğrencilere destek verdiler.
80 darbesi sonrası 1992 yılında seçimle gelen ilk rektör Prof. Dr. Üstün Ergüder rektör seçiminin önemini şöyle vurguluyor:
“Üniversitenin bilimsel performansının daha yüksek olmasına katkıda bulunur. Üniversite özerkliği açısından önemlidir… Üniversite yatay bir organizasyondur. Hiyerarşik bir organizasyon değildir. Kurumu bir yerlere ancak böyle taşıyabilirsiniz. Araştırmaya ancak böyle önem verebilirsiniz. Değişik fikirlere hürmet ederek…”
Öğrenciler ne diyor, ne istiyor?
“ ’Üniversiteler fuhuş yuvasıdır’ diyen sözde profesörleri görüyoruz. Ben bütün bu zihniyete karşı durmamız gerektiğini düşünüyorum.”
“Biz seçim talep ediyoruz, liyakat talep ediyoruz. Öğretmenlerimizin hak ettiği bir rektöre sahip olmasını, bizim hak ettiğimiz bir rektöre sahip olmayı…”
“Melih Bulu’ya yönelik asla kişisel bir nefret söylemimiz yok. Bizim istediğimiz sadece seçimle bir rektöre sahip olmak.”
“Yönetiminde kayyum olan bir üniversitede biz derslere girmeyi de sınavlara girmeyi de kesinlikle kabul etmiyoruz. Taleplerimiz çok net; görevden alınmasını istiyoruz. Demokratik yolla bu seçimin yapılmasını, rektörümüzü bu şekilde seçmeyi istiyoruz .”
“Şu anki rektör ataması, tüm kulüpleri ortak paydada buluşturdu. Buna herkes, bütün kulüpler karşı. İslam Araştırmaları Kulübü’nden tutun da Atatürkçü Düşünce Kulübüne…”
Türkiye'nin rektör atamaları
2016’da yayınlanan 676 nolu Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile üniversitelerde rektör atamaları kaldırılmıştı.
BİLGİ: Rektörün bir üniversite için önemi nedir? Rektörün görevleri nedir?
Temel işlevi araştırma olan üniversitelerde yapılan çalışmaların standardını rektörler belirler. Bu standardı yüksek tutan da üniversitedeki iyi araştırmacılardır.
Rektör kelimesinin kökeni, Latince’den ve “yöneten” anlamına geliyor.
Bir rektör;
Üniversite kurullarına başkanlık eder.
Yükseköğretim üst kuruluşlarının kararlarını uygular.
Üniversite kurullarının önerilerini inceleyerek karara bağlar ve üniversiteye bağlı kuruluşlar arasında düzenli çalışmayı sağlar.
Her eğitim-öğretim yılı sonunda ve gerektiğinde üniversitesinin eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve yayım faaliyetleri hakkında Üniversitelerarası Kurula bilgi verir.
Üniversitenin yatırım programlarını, bütçesini ve kadro ihtiyaçlarını, bağlı birimlerinin ve üniversite yönetim kurulu ile senatonun görüş ve önerilerini aldıktan sonra hazırlar ve Yükseköğretim Kuruluna sunar.
Gerekli olan hallerde üniversiteyi oluşturan kuruluş ve birimlerde görevli öğretim elemanlarının ve diğer personelin görev yerlerini değiştirebilir veya bunlara yeni görevler verebilir.
Üniversitenin birimleri ve her düzeydeki personeli üzerinde genel gözetim ve denetim görevini yapar.
1981’de yürürlüğe giren 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13’üncü maddesinin (a) fıkrasının birinci paragrafı Haziran 2008’de değiştirilerek, seçim sistemi getirilmişti. Son maddeden alıntı:
2016’da çıkarılan KHK ile üniversite öğretim üyelerinin katıldığı rektörlük seçimi sonrası Cumhurbaşkanına sunulmak üzere üç adayın seçilmesi süreci ortadan kalkmış ve bu süreç “YÖK’ün tavsiyesine” bırakılmış oldu.
Geçen beş yıl içerisinde atamalarla göreve gelen rektörlerin oluşturduğu tabloya ilişkin Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Engin Karadağ’ın bilimsel çalışması, 197 rektörün akademik kariyerini mercek altına alıyor.
Bu araştırmada, rektörlerin, Scopus ve Web of Science olmak üzere iki farklı veri tabanında yayınlanan makale sayılarına göre mesleki yeterlilikleri inceleniyor.
Scopus’da; rektörlerin dörtte birinin makalesi yer almıyor. Web of Science’da; rektörlerin üçte birinin makalesi yer almıyor.
2016 yılından sonra Türkiye’deki her 37 İlahiyat profesöründen birinin rektör olduğu görülüyor.
2016 öncesinde saygın yüksek okul dergisi Times Higher Education’ın listesinde ilk bine giren üç üniversite, rektörleri 2016 yılında değiştikten sonra listeden düşmüş görünüyor. Aynı üniversiteler, Türkiye’nin üniversite listesi olan Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması (TUMA)’nda da gerilemiş.
Rektör atamaları, 1980 darbesi sonrası kurulan Yüksek Öğretim Kurumu ile başladı. Böylece, 35 yıldır uygulanan rektörlük seçimleri 1981 yılında kaldırılmış oldu.
Bu uygulamanın akademisyen mimarı olarak İhsan Doğramacı kabul edilmektedir.
80’li yıllarda Cumhurbaşkanlığı Ankara’dan rektör atamalarını sürdürdü.
90’lı yılların başında Boğaziçi Üniversitesi’nden öğretim görevlilerinin girişimleriyle oluşturulan heyet; dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e “Biz rektörümüzü kendimiz seçmek istiyoruz” diyerek kendi aralarında seçim yaptılar ve belirledikleri dört aday ismi Demirel’e ilettiler. Ankara’ya verilen mesaj şuydu:
1992’de meclisten geçirilen kanun ile YÖK’ün atama sistemi yumuşatıldı. Buna göre; üniversiteler 6 aday seçecek ve YÖK’e bildirecek, YÖK de bu isimleri 3’e indirip kendi sıralamasını yaparak Cumhurbaşkanı’nın onayına sunacaktı ve Cumhurbaşkanı seçtiği kişiyi atayacaktı.
Rektör seçilmesi geleneği böylece geri geldi… Bu sistem ile Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olan ilk isim Prof. Dr. Üstün Ergüder olmuştu.
2000’lere gelindiğinde seçimlerle belirlenen isim listelerinin birinci sırasındaki adayların atanmamaya başlanması dikkat ve tepki çekmeye başlar. Bu durum 2016’ya kadar Boğaziçi Üniversitesi’nde olmamıştı.
2016’da mecliste Cumhurbaşkanı’na doğrudan atama yetkisi verildi ancak tasarı, muhalefetin itirazları sonucu geri çekilmişti. Ancak çekilen bu değişiklik üç ay sonra KHK ile kabul edildi.
O dönemde Boğaziçi Üniversitesi, rektörlük seçimleri yapılmış olmasına rağmen ataması yapılmayan tek üniversiteydi. Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, ikinci dönemi için %86 oy ile listenin birinci sırasındaydı ancak atanmadı. Erdoğan, Barbarosoğlu yerine Rektör’ün yardımcısı olduğu için aday olmayan Prof. Dr. Mehmed Özkan’ı atadı.
Özkan, dönemin AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Güney’in kardeşiydi. Barbaraosoğlu bu kararın üzerine akademik kariyerini noktaladı.
Prof. Dr. Mehmet Özkan da öğrencilerin protestolarıyla karşı karşıya kalmıştı.
2018’de çıkarılan yeni bir KHK ile rektör olmak için gerekli olan üç yıllık profesör olma şartı kaldırıldı.
2020’de AK Parti Sarıyer İlçe Teşkilatı kurucularından Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanması uzun süren öğrenci ve akademisyen protestolarıyla karşılaştı.
2016’da çıkarılan KHK’ya göre devlet üniversitelerinde rektörün, Yükseköğretim Kurulu’nun önerisi ve Cumhurbaşkanı’nın atamasıyla göreve gelmesi belirlendi.
Başa Saralım, Baştan Anlayalım:
“Devlet üniversitelerinde rektör, profesör akademik unvanına sahip kişiler arasından görevdeki rektörün çağrısı ile toplanacak üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilecek adaylar arasından Cumhurbaşkanınca atanır(...)Yükseköğretim Genel Kurulunun bu adaylar arasından seçeceği üç kişi Cumhurbaşkanlığına sunulur. Cumhurbaşkanı, bunlar arasından birini seçer ve rektör olarak atar(...)”
2016’dan Bu Yana Atanan rektörlerin
%21.8’i Tıp Fakültesi
%18,8’i Mühendislik Fakültesi
%9,1’i İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
%8,6’sı İlahiyat Fakültesi
%6,1’i Hukuk Fakültesi mezunu
Biraz Daha Geriye Gidelim
“Bir rektör ataması yapılacaksa bizim tercihlerimiz bu isimlerdir.”