İklim değişikliği ile Türkiye’nin mücadelesi

+A -A
14:38 15-04-2021
Aklayanlar

TBMM Genel Kurulunda, Ak Parti, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti gruplarının ortak önergesiyle, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin en aza indirilmesi, kuraklıkla mücadele ve su kaynaklarının verimli kullanılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
“Türkiye, çevre sorunları, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybıyla mücadelede öncü bir rol oynuyor. Seragazı emisyonlarında tarihi sorumluluğu yok denecek kadar az olan bir ülke olarak BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında hak ettiğimiz konuma ulaşma çabalarımızı sürdüreceğiz.”

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum
“2050 yılında evsel atıkların düzenli depolama ile bertaraf edilmesine son verilecek. Ülkemizde hâlihazırda %2,5 olan arıtılarak yeniden kullanılan atıksu oranını 2023 yılında %5’e, 2030 yılında ise %15’e çıkarılacak adımlar atılacaktır. 2030 yılına kadar, elektrik üretimimiz güneş enerjisinden 10 cigavat, rüzgâr enerjisinden ise 16 cigavat kapasitesine çıkarılacaktır. 2023 yılında binalarımızda kullandığımız fosil yakıtlar %25 oranında azaltılacak. 2030 yılına kadar da tüm binalarımız enerji kimlik belgesine sahip olacak. Bu çalışmalar başlamış durumda.”

“İklim değişikliği konusunda üretilen çalışmaların ve verilerin paydaşlarımızın ve kurumlarımızın erişimine açık olduğu Ulusal İklim Değişikliği Platformu ile bilimsel araştırmalarımızın yapılacağı -ki bu bilimsel araştırmalarda hocalarımız, yerel yönetimlerimiz, sivil toplum örgütlerimiz de olacak- politikaların belirleneceği ve takip edileceği Ulusal İklim Değişikliği Araştırma Merkezini kuracağız. Tüm bu çalışmalar ve hayata geçirilecek yeni düzenlemelerle 2021 bir çevre yılı olacak.”

“Meclisimiz ile İklim Kanunu'nu ilk yarıyılda hazırlayıp şehirlerimizdeki etkilerini en aza indirecek, çevremizi, doğamızı koruyacak adımları da atacağız.”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar
“Sektörün yapısına ve dinamizmine baktığımızda bu dönemde yeşil ekonomiye geçişi de başaracağız. Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele ve arz güvenliğini birlikte götürebilmek için yoğun bir çaba içinde. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansının yeni raporuna göre, Türkiye yenilenebilir enerji kurulu gücüyle geçen yıl İngiltere'yi geçerek dünyada 12'nci, Avrupa'da 5'inci sıraya yükseldi. Bunlar büyük bir mücadele ve milyarlarca dolarlık yatırımla oluyor. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında sadece geçen yıl 6 milyar dolar, yenilenebilir enerjiyi desteklemek için sağladık. YEKDEM'in son 10 yılında sağlanan destek 27 milyar dolar. Bu desteği yatırımcılara karbon emisyonlarını azaltmalarını için sağladık.”

Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar
“Yedi coğrafi bölgenin her biri için ayrı ayrı Bölgesel İklim Değişikliği Eylem Planı hazırladık ve bu planların Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile eşgüdümlü olarak yapıyoruz.”

Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez
“İklim değişikliğine yönelik atılacak adımlarda kararlıyız. Ülke topraklarının temiz olması için küresel iklim değişiklikleri kapsamındaki gelen yükümlülüklere uymak zorundayız. Avrupa Yeşil Mutabakat’ı gündemimizde. Bu mutabakatın mevzuat, teknoloji ve inovasyon, çevre ve iklim biyoçeşitliliği, finansman ve teşvik gibi konuları kapsıyor.”

Karalayanlar

Yeşil dönüşüm gündeminin, özellikle de Avrupa Yeşil Mutabakatı ile birlikte, bir zorunluluk olarak karşımıza çıktığı son dönemde, Paris Anlaşması yeniden tartışılmaya başlandı. Çerçeve sözleşmeye taraf 197 ülkenin 191’i Paris Anlaşması’nı imzalamışken, içlerinde Türkiye’nin de yer aldığı 6 ülke henüz anlaşma dışında yer almaktadır.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın
“Avrupa’da Yeşil Mutabakat kapsamında bir dönüşüm yaşanırken, bu konunun paydaşlarından biri olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının hedefleri bu vizyondan çok uzak. Lafla peynir gemisi yürümez. Türkiye Yeşil Mutabakat trenini kaçırmamalı.”

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
“Sorunların tespitinde gayet cesur davranılsa da kaynağının tespit edilemediğini ve çözüm için değişmesi gerekenin, sorunu yaratanlar değil, sıradan yurttaşlar olarak tanımlandığını görüyoruz. Paris Anlaşması neden imzalanmadı, Kanal İstanbul Projesi’nden neden vazgeçilmedi? Plastik çöp ithal ederek, sıfır atık hedefine nasıl ulaşılacak? İmkânsız.”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener
“Dünya iklim kriziyle mücadele etmek için kolları sıvadı. Türkiye bu mücadelenin dışında kalamaz. Denizlere 2 milyon ton plastik atık bırakıldı. Bu hızlı yok oluşa rağmen, maalesef önlem almakta geç kalıyoruz. Eğer gerekli önlemleri almazsak, yalnızca 28 yıl içinde denizlerde balıktan çok plastik atık olacak, 18 yıl içinde dünyada temiz su bulmak mümkün olmayacak ve 48 yıl içinde de ozon tabakası geri döndürülemez biçimde tahrip olacak.”

Türk-Alman Üniversitesi, İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Elif Nuroğlu
“Bir Avrupalı turisti ağırlamak isteyen Antalya’daki otelin de bu tip beklentileri karşılıyor olması ve karbon ayak izini belgelemesi gerekecek. Türkiye’deki firmaların çok yakın gelecekte AB’ye ihracat yaparken karbon nötralizasyon kriterini karşılamaları gerekecek. Yani görünen o ki AB ile iş yapan ülkelerin veya şirketlerin Yeşil Mutabakat konusuna inanmama ve ciddiye almama lüksü yok. Türkiye’nin kendisine Yeşil Mutabakat konusunda bir yol haritası çıkarması, sadece AB ile ticaret yapabilmek için değil, sanayi, ulaşım ve inşaat gibi karbon-yoğun üretim yapan sektörlerini sürdürülebilir ve döngüsel bir platforma oturtabilmesi için de faydalı olacaktır.” 

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski
“İklim değişikliğinin, çevre tahribatının maliyeti tüm çıplaklığıyla sergilendi. Yeşil Mutabakat, artık geleceğin yol haritasıdır. Türkiye’nin bu yeni çarkın dışında kaldığı, devletin bu işi önemsemediği, iş dünyasının ‘şimdi masraf zamanı değil’ diyerek gerekli yatırımları ertelediği bir durumda kalamayız. Bu dönüşümün gereklerini yapmazsak, bırakın tedarik zincirlerinde imtiyazlı bir konuma erişmeyi, mevcut pazarlarımızı tutmakta dahi zorlanırız.”

TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Ceren Pınar Gayretli
“Türkiye'nin sera gazı azaltım taahhütlerini iyileştirmesi ve sözleşmeye taraf olan diğer 191 ülke gibi Paris Anlaşması’nı onaylayarak yürürlüğe koyması gerekiyor. Türkiye, Paris Anlaşması’nı onaylamamaya devam ettiği takdirde, geleceğin siyasetinin, ticaretinin ve ekonomisinin çerçevesini çizen ülkelerin dışında kalacak, yön veren değil, izleyen olacak. Türkiye'nin bir an önce Paris Anlaşması'nı onaylayıp, iklim hedeflerini güçlendirerek küresel çalışmaların liderleri arasında yer almasını talep ediyoruz.”

Gerçek Ne?

İklim değişikliği dünyada ciddi çevresel sorunlara yol açıyor. #İklimdeğişikliği ile mücadele için uluslararası anlaşmalar, sözleşmeler ve işbirlikleri ise yoğun olarak gündemde. Peki, Türkiye’nin iklim değişikliği tutumu nasıl, Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik politikalar yeterli mi, hangi çalışmalar yapılıyor, uzmanlar ne diyor? Gri gerçekler ne?

Atmosferdeki karbondioksit, metan, bütan gazları olarak adlandırılan sera gazlarının ısıyı normalin üzerinde artırması dünyanın dengesine zarar veriyor. Türkiye, Akdeniz Havzası’nda yer alıyor ve bu nedenle iklim değişikliğinden, kuraklıkların artması yönünde etkileneceği ön görülüyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verileri ışığında 1970-2018 rakamları incelendiğinde, 1970’den bu yana Türkiye’de sıcaklık ortalamalarında sürekli bir artış olduğunu söylemek mümkün. Yaklaşık 50 yıllık bir sürede Türkiye’nin sıcaklık ortalaması 12,7°C’den 14,0°C’ye çıktı.

Diğer yandan NASA, geçtiğimiz aylarda Türkiye'nin kuraklık haritasını yayımladı. Şiddetli kuraklık görülen Türkiye'de yağışların 2020 ekim-aralık arasında, 1981-2010 ortalamasından yüzde 48 daha düşük olduğu vurgulandı.

TÜİK verilerine göre ise Türkiye’de toplam sera gazı emisyonu 2019’da bir önceki yıla göre %3,1 azalarak 506,1 milyon ton karbondioksit (CO2) eşdeğeri oldu.

1990 yılından beri hesaplanan sera gazı emisyonları incelendiğinde, emisyon miktarı artan bir eğilim gösteriyor. Benzer şekilde, 1990 yılında kişi başına düşen sera gazı emisyon miktarı, yıllık 4 ton/kişi olarak hesaplanırken, bu değer 2017 yılında 6,6 ton/kişi olarak karşımıza çıkıyor. Bir başka deyişle, kişi başına düşen sera gazı emisyon miktarı son 18 yılda %65 artmış durumda.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından açıklanan Yeşil Mutabakat Çağrısı, 2050 yılına kadar Avrupa kıtasının iklimi nötr hale getirmek konusundaki genel hedefinin yanı sıra bir dizi derinden dönüştürücü politikalar tasarlamayı amaçlıyor. Ar-Ge ve yenilik projeleri yoluyla bu hedeflere katkı sunmak için 1 trilyon Avro bütçe ayrıldı.

Sera gazı salımlarının yaklaşık yarısı doğal kaynak çıkarılması, yakıt, gıda ve materyallerin işlenmesi sonucu ortaya çıkmakta. Bu sebeple döngüsel bir ekonomiye ulaşmanın endüstride tam anlamıyla bir seferberlik gerektirdiği belirtiliyor. Kaynak↗

AB Komisyonu Yeşil Mutabakat Çağrısı Türkiye’de TÜBİTAK tarafından yürütülüyor. Çağrı kapsamında enerji başlığında toplam 128 milyon Avro, binalarda enerji verimliliği için 60 milyon Avro, çevreci havalimanları ve limanlar için 10 milyon Avro, tarladan sofraya stratejisine destek olacak projeler için 74 milyon Avro kaynak ayrıldı. Türkiye’deki firmaların çok yakın gelecekte AB’ye ihracat yaparken karbon nötralizasyon kriterini karşılamaları gerekecek. Kaynak↗

Son olarak AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen ile AB Konseyi Başkanı Michel'in Türkiye ziyaretinde Yeşil Mutabakat Çağrısı doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapılmıştı.

Paris Anlaşması, 2015 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) Paris’te yapılan 21. Taraflar Toplantısı’nda imzaya açılan ve dünyanın Sanayi Devrimi’nden bu yana ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derecenin altında tutmayı, mümkünse 1,5 derecede sınırlandırmayı amaçlayan bir anlaşma çerçevesi. Türkiye imzaladığı anlaşmayı henüz onaylamadı.

TÜDAV İklim Değişikliği ve Türkiye Denizleri Üzerine Etkileri Kitabı
Son çalışmalar geçen 50 yılda Akdeniz’de yüzey deniz suyu sıcaklığının yaklaşık 1,5°C arttığını gösteriyor. Tahminler 2100 yılında deniz seviyesinin 1-2 metre arası artabileceğini ve bundan Akdeniz sahil nüfusunun büyük ölçüde etkileneceğini gösteriyor. Ayrıca Akdeniz kıyılarındaki şehirlerin en az yarısı 2050 yılında iklim değişikliğinden ciddi olarak etkilenecek.

TÜDAV İklim Değişikliği ve Denizler Raporu
Bu rapora göre Akdeniz’de son 10 yılda yüzey suyu sıcaklığı 0,2°C derece artmış durumda. Bu artış 13°C gibi sabit bir sıcaklıkta yaşamaya alışan derin deniz balıkları için tehdit oluşturuyor. Akdeniz içinde Doğu Akdeniz her zaman daha sıcak bir bölge olmuştur. Öyle ki bazen yaz aylarındaki yüzey suyu sıcaklığı 28-29°C’yi bulur. Kış aylarında bile her zaman 20°C üstünde olan bu su sıcaklıkları,tropik denizlerin ısısına yakın. Batı Akdeniz’de ise dip sularındaki sıcaklık 1960’tan beri 0,12°C yükselmiş durumda.

İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından yapılan araştırmaya göre Türkiye’nin %77’si “Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik politikaları yeterli değil, daha kapsamlı tedbirler alınmalı” ifadesine katılıyorum cevabını verdi. İklim değişikliği “Türkiye’nin meselesi değil, diğer ülkeler öncü olmalı” ifadesine katılanların oranı %44 olurken, bu ifadeye katılmayanların oranı ise %52 oldu. “Mevcut tedbirler Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesine katkısı için yeterlidir” ifadesine %62 katılmazken, %35 bu ifadeye katıldığını belirtti.

Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı 2019 Araştırması verilerine göre ise Türkiye’nin %61’i iklim değişikliğinden endişeli olduğunu söylüyor. Bu oran 2018 yılında %75 idi.

Paylaş:
yorum kuralları
Gri Haberler

Önemli gelişmeleri yakından takip et